
Berlin’de bir ilk: Berlin Fotoğraf Kolektifi
Sosyal medya hesaplarında Befok, “Bir dil, disiplin ve sanat aracı olarak fotoğraf üretmeyi, üretimleri değerlendirmeyi, bu alanda gelişmeyi ve fotoğrafa dair çeşitli proje ve faaliyetler yürütmeyi hedefleyen açık bir grubuz” diye tanımlıyor kendini. Ve kamu yararına bir dernek olma amacını ilk hedefleri arasına koyan kolektifin kurulmasında büyük emeği olan Engin Kaban ile “Berlin Fotoğraf Kolektifi”ni konuştuk.
Söyleşi: Nuray Kibar
Konuk: Engin Kaban
Kısaca sizden ve fotoğraf serüveninizden söz ederek başlayalım:
Bayburt’ta doğdum, İstanbul’da büyüdüm ve son üç yıldır Berlin’de yaşıyorum. Fotoğrafa, bana alınan bir fotoğraf makinesi ile başlamadım. Gençlik yıllarımda Beyoğlu’nun gece hayatını gözlemlemek için sabahladığımız olurdu. Barlara, meyhanelere, farklı mekânlara takılır, sokakları dolaşır, henüz gün doğmadan soluğu Sirkeci Garı’nda alırdık. İlk seferle Halkalı’ya gider gelir ve trende birkaç saat uyur, dinlenirdik. Bir gün, sanırım Menekşe’de, bir gün doğumuna denk geldik ki o görüntü aklımdan hiç çıkmadı. Denizi ve gökyüzünü ala, mora, sarıya boyayan ateşten bir top yükseliyordu. Hafif bir sis içinde bir gırgır teknesinin peşine takılmış binlerce martı çığlık çığlığa uçuşuyordu. Manzara tek kelimeyle müthişti. Bunu mutlaka çekmeliyim diye düşünerek gidip Zenit marka bir fotoğraf makinesi satın aldım ve fotoğraf serüvenim böylece başlamış oldu. Sonrasında İfsak’ta ve çeşitli fotoğraf kurumlarında faal çalışmalarım oldu. Ardından Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf Bölümü’nü kazandım ve dört yılın sonunda Skylife Dergisi’nde Fotoğraf Editörü olarak çalışmaya başladım. İki teknik içerikli kitabım basıldı. Atlas, Geo, Magma, Skylife ve benzeri birçok dergi ve gazetede foto-röportajlarım ve yazılarım yayınlandı. Türkiye’nin önemli kolejlerinde fotoğraf eğitmenliği yaptım. Ödüller aldım, sergi ve gösteriler hazırladım. Seminerler, çeşitli atölyeler ve danışmanlık gibi birçok faaliyet yürüttüm ve derken fotoğraf, hem işim hem de bir tutkum olarak bugünlere dek geldi.

Kolektife gelirsek hangi amaçlarla kurdunuz Befok’u?
Fotoğraf ve sanat üzerine çeşitli faaliyetler yürütmek, fotoğraf üretmek, üretimleri değerlendirmek, Türkiye’den gelmiş insanlarla bir araya gelmek, dayanışmak ve uzun yıllardır hizmet veren İfsak (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) ve benzer fotoğraf dernekleri gibi sergi ve gösteri salonu olan, dersler ve seminerler veren, çeşitli aktiviteler yürüten kalıcı bir dernek olmak ilk aklıma gelen amaçlarımız arasında.
Kolektif yalnızca Türkiye’den gelen insanlara mı açık?
Hayır, herkese açığız. Irkçı, türcü, savaş ve şiddet yanlısı, cinsiyetçi ve homofobik olmayan her ulustan, her dil, din ve topluluktan insana açığız. Aramızda henüz başka uluslardan olan tek tük arkadaşımız var ama gelecekte tüm paylaşımlarımızı çift dilli yapmayı planlıyoruz.

Befok ne zaman kuruldu?
Yaklaşık bir yıl oldu. Önce bir WhatsApp grubu kurduk. Befok’a Türkiye’den katılan ve Türkiye ile ilgili işlerimizde bize destek olacak Selim Baran ve Zeynep Eray bu konuda yardımcı oldu. Sonra ulaşabildiğimiz insanlara Befok’tan söz edip katılmalarını istedik. Çeşitli sosyal medya hesaplarında duyurduk. Birkaç WhatsApp grubuna davet gönderdik. Mamafih bunlar elbet yetersizdi. Ancak ses getirecek bir sergi veya bir etkinlik ile kendimizi tüm Berlin’e ve ilgili çevrelere duyurmak planlarımız arasındaydı, ancak bunu şimdilik başaramadık.
Bu işleri yaparken size destek olanlar oldu mu?
Geçenlerde gruptan bir arkadaşla sohbet ederken şöyle bir cümle kurdu, söz Befok’tan açılınca. Yıprandığıma işaret ederek “Hocam her şeyi siz tek başınıza üstlendiniz; dersi siz verdiniz, gezileri siz organize ettiniz, grupları siz yönettiniz, eleştiride siz bulundunuz” gibi. Ben de keşke bu işleri yürütecek gönüllü arkadaşlar çıksaydı babında bir cevap verdim.
Kolektifte olmanın kendisi bir destek olmakla birlikte elbette çeşitli biçimlerde yardımları olan arkadaşlarımız da oldu, köstek olanlar da. Köstek olanlar arasında samimiyeti şüpheli ve kaprisi zarar verecek boyutta olanlar vardı. Ancak dernek ve benzeri oluşumlarda bu tür insanlara rastlamak ve benzer sorunlarla karşılaşmak doğal. Farklı beklentileri olanlar, gelenler, gidenler olur, çeşitli sorunlar yaşanır ancak asıl derdi fotoğraf, sanat, kültür ve dayanışma olanlarla Befok yoluna devam eder. Açık ve samimi sanatsever arkadaşlarla önemli işlere ve gelişmelere imza atacağımıza inanıyorum.

Kuruluşunuzdan bu yana neler yaptınız?
“Fotoğraf ve Hayat” başlıklı söyleşim eşliğinde ilk tanışma toplantımızı düzenledik. Düzenli olarak bir hafta sonu gezi, bir hafta sonu toplantı ve fotoğraf okuma etkinliği yürüttük. Yaklaşık iki-üç ay süren temel Fotoğraf Atölyesi yaptık. Fotoğraf sanatçısı Orhan Kılıç ve Gazeteci Ali Öz’ün gösterileri ile kamuoyu önüne çıktık. “Bir tema seçerken izlenmesi gereken yol ve yöntemler” üzerine bir seminer düzenledik. “Nefes” başlıklı ortak bir proje başlattık. Bu projenin amacı bir sergi açmak ve fotoğraf albümü hazırlamaktı. Ayrıca grupta herkes kendine bir tema belirleyerek o konuya dair fotoğraflar çekmeye başlamıştı. Bunların yanı sıra gezilerimiz vasıtasıyla fotoğraf çekme fırsatı bulduk, bir alışkanlık kazandık. Ne ki tek başına fotoğraf çekmek, birçok insan için oldukça zordur. Befok gibi fotoğraf oluşum ve kurumlarının belki de en büyük katkısı, insanlara fotoğraf çekme alışkanlığı ve/ya güveni kazandırmaktır.
Peki ne oldu, şimdi hangi aşamada Befok?
Yaz tatiliyle birlikte çalışmalarımıza ara vermiştik. Tam o günlerde gruba zarar vermeye çalışanlar oldu. Kısmen başardılar da. Ancak bunların gruptan ayrılmasıyla sorunu atlattık, fakat bu birçok kişinin motivasyonunu olumsuz yönde etkiledi. Oysa ortaya, bu devirde örneğine pek rastlanmayacak özverimizi ve samimiyetimizi koymuştuk. Bu işe bir hayli mesai ayırdığımı, emek verdiğimi ve çok ciddi çabalar yürüttüğümü yeri gelmişken hatırlatmalıyım. Ancak bu bazı kişiler tarafından görülmedi, kıymeti bilinmedi.
Genel olarak bu nedenlerle çalışmalarımız bir süre duraklamış oldu. Ancak bunlar geldi geçti. Aramıza yeni katılan arkadaşlarımız var. Onlar, yeni projeler, hedefler ve grubumuzda olan arkadaşlarla yolumuza devam edeceğiz. Stefano D’Anna ne demişti: “Bir kişi düşlediği şeyin olma ihtimaline bir kez inandı mı, artık o bir düş değil gerçektir.”

Bu tür sorunlar maalesef hemen hemen her mecrada yaşanıyor, bunlara çok da takılmamak lazım. Kolektife sonradan katılan bir insan olarak birkaç kez bir araya geldik ve Befok’u konuştuk. Gündemimiz hep kamu yararına dernek olmaktı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Aslında her fırsatta bunu dile getirdik. İlk hedefimiz kamu yararına bir dernek olmak diye sık sık vurguladık. Hatta bize bu konuda brifing verecek ilgili arkadaşlardan sözler aldık. Ancak birçok sebeple bu meselenin üzerine tam anlamıyla eğilemedik.
Oysa dernek olduğumuzda birçok avantajımızın olacağı malum. Kaldı ki seçimle gelecek bir yönetim iş bölümü yapıp çalışmaları çok daha sağlıklı bir biçimde yürütebilir. Sergiler, gösteriler, fotoğraf gezileri, yarışmalar ve fotoğraf günleri gibi birçok etkinlik dernek çatısı altında çok daha kolay yürütülebilir.
Öyle görünüyor ki Befok, her koşulda yoluna devam edecek. Peki yakın zamanda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Her biri grubun öznesi olan arkadaşlarımızla yakın zamanda genel bir toplantı yapmayı planlıyoruz. Hatta bunu kamuoyuna duyurabilir, fotoğraf ve sanatla ilgilenen, ilgi duyan herkesi davet edebiliriz. İşte bu toplantıda dernekleşmeyi, ders ve etkinlikler gibi ilk gündem maddelerimizi ve birçok konuyu enine boyuna tartışabiliriz. Öneriler, beklentiler ve farklı görüşler, yol haritamızı çizmemizde bize ön ayak olacaktır.
Peki, son olarak ne eklemek istersiniz?
Bugün “ama” diyerek söze başlayan, karamsar, pesimist ve işi yokuşa süren insanlar az değil. Ancak tarih bunları değil de bunları elinin tersiyle iten ve olmaz denileni hayata geçirenleri yazmıştır. Bu nedenle istemek, inat etmek bir işi başarmanın yegâne koşuludur. Bunu hepimiz biliriz.
Befok, alanında bir ilk olarak Berlin’de çok önemli şeyler yapmaya namzettir. Henüz ilgili kitlenin binde birine bile ulaşamadık. Bunu başardığımızda kolektif hızla büyüyebilir. Sırf Berlin’de değil elbet. Birçok özelliği ile çok önemli bir yere sahip fotoğraf, çağımızın en önemli sanat ve iletişim aracıdır. Haliyle çalışmalarımız ve Befok Berlin’i ve ülke sınırlarını rahatlıkla aşabilir.
Özetle kapris ve kompleksten arınmış, beklentilerden uzak, derdi fotoğraf, sanat ve kültür olan arkadaşlarla yolumuza devam edeceğiz. İnsanlığın biriktirdiği değerlerden olan dayanışma içinde olacak olmamızsa cabası. Ezcümle fotoğraf ve sanat alanında faaliyet yürütmek, kendini geliştirmek ve destek vermek isteyen herkesi Befok’a davet ediyoruz.
Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.
Rica ederim. Ben de ilginizden ötürü size teşekkür ederim.
İlk yorum yapan olun